Sakarya'nın Geyve ilçesinde, 2022 yılında meydana gelen ve 11 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan katliam gibi kaza, Türkiye'nin gündeminden düşmüyor. Bir kamyonetin yolcu taşıma minibüsüne çarpması sonucu gerçekleşen bu trajik olayın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Kazanın ardından başlayan yargı süreci, mağdur ailelerin ve toplumun beklentileri doğrultusunda sürüyor. Bugün görülen 3. duruşmada, olayın gerçek sorumlusu kim olacak sorusu bir kez daha gündeme geldi.
2022 yılında yaşanan kaza, facia boyutlarına ulaşan bir dizi ihmal ve dikkatsizlik sonucunda meydana geldi. Olay anında yolcu taşıyan minibüs, Geyve-Düzce karayolunda seyir halindeyken, karayolu üzerinde aşırı hız yapan bir kamyonetin aniden önüne çıkmasıyla yaşanan çarpışma, bütünüyle kontrolsüz bir duruma sebep oldu. Bu kazada 11 kişi hayatını kaybetti, birçok kişi de ağır yaralandı. Kazanın ardından yapılacak her türlü araştırma ve inceleme, toplumu derinden sarsan bu olayın sebebini ortaya çıkarmayı amaçladı. Ancak, yaşananların arkasındaki gerçekler tam olarak ortaya çıkmadı.
Kaza sonrası, hayatını kaybedenlerin aileleri, adalet arayışını sürdürerek yargı sürecinin yakından takipçisi oldular. Bugün gerçekleşen duruşmaya, olayda hayatını kaybedenlerin yakınları, kamuoyunun ilgisini çeken kalabalık bir grupta katıldı. Mahkemeye taşınan dava sürecinin, kaybının acısını yaşayan aileler için ne kadar önemli olduğu ortada. Telefonlarına gelen her bildirimde, davanın seyrini merakla takip eden aileler, toplumsal dayanışmanın önemini bir kez daha hissettiler.
Davanın 3. duruşmasında, kazanın sebebiyet verdiği zararın boyutları ve ihmaller gündeme geldi. Mahkeme, hem sürücülerle ilgili ihmal iddialarını hem de ilgili mercilerin görevlerini yerine getirip getirmediğini araştırmakta kararlı. Savunma ve iddia makamının sunduğu deliller, tarafların talepleri ve mahkeme başkanının örnek davalara atıfta bulunmasıyla devam eden duruşma, saatlerce sürdü. Her ailenin bireylerin arasında yaşanan karmaşa, adaletin ne kadar gerekli olduğunu bir kere daha ortaya koydu.
Kazanın nasıl bir ceza ile sonuçlanacağı, mahkeme sürecinde yaşanacak gelişmelere bağlı olarak şekillenecek. Ancak, mağdur ailelerin tek isteği, bu tür kazaların bir daha yaşanmaması. Her bir aile, kaybettiği sevdiklerinin hatıralarını yaşatırken, adaletin tecelli etmesini bekliyor. Yakınlarını kaybeden ailelerin avukatlarının basın mensuplarına yaptığı açıklamalar da, davanın önemine ve toplumda bıraktığı derin izlere dikkat çekiyor. Yargının, toplumsal vicdanı rahatlatacak kararlar alması beklenirken, tüm Türkiye, olayın sona ermesini bekliyor.
Sakarya'daki bu trajik kazanın yıldönümünde, adaletin yerini bulacağı umudu, hem kaybedenlerin aileleri hem de toplum için kritik bir önem taşıyor. Kazanın yıl dönümünün yaklaşması, davanın ilerleyişiyle ilgili yeni halkalar eklerken, toplumun adalet duygusunu tazelemek için bir fırsat olarak da görülüyor. Unutulmamalıdır ki, bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için, sorumlu tüm tarafların üzerlerine düşeni yapması elzemdir. Adaletin bir an önce sağlanması, yalnızca mağdur aileler için değil, tüm toplum için önemli bir gerekliliktir.
3. duruşmanın sonucunda, Türk yargı sisteminin verdiği kararların, toplumsal adalet ve güven duygusunu nasıl etkilediği de önemli bir test olacak. Bu süreç, adalet arayışının ne kadar zorlu bir yol olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken, aynı zamanda toplumda bu tür olayların son bulmasını sağlamak için gereken önlemlerin alınması gerektiği gerçeğini de hatırlatıyor. Bu duruşma, Sakarya'daki kazanın ulusal bir paradigma değişikliğine yol açıp açmayacağı konusunda da umutlar barındırıyor.