Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte milli kimliğimizin sembollerinden biri olan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Bu marş, sadece bir ulusun bağımsızlık mücadelesinin destanı değil, aynı zamanda Türk milletinin azmi, cesareti ve özgürlük tutkusunu ifade eden güçlü bir belgedir. Her yıl 12 Mart’ta kutlanan İstiklal Marşı’nın kabulü, sadece bu tarihi anının anılması değil, aynı zamanda ulusal bilincin yeniden canlanmasını da simgeler. Bu yıl, 12 Mart 2025’te 104 yılını geride bırakacak olan bu önemli olay, Türk milletinin köklü geçmişini ve bağımsızlık mücadelesini bir kez daha hatırlatma fırsatı sunuyor.
İstiklal Marşı’nın yazılış hikayesi, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarına dayanır. 1919 yılında başlayan işgaller ve savaş koşulları, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük arayışını hızlandırmıştı. Bu dönemde milli bir marş ihtiyacı doğmuş ve 1920 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi, marşın yazılması için bir yarışma düzenleme kararı almıştır. Yarışmaya katılan şairler arasında Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı eser, büyük beğeni topladı. Mehmet Akif’in marş üzerinde titizlikle çalışarak, Türk milletinin bağımsızlık arzusunu, vatan sevgisini ve istiklal inancını en güzel şekilde ifade eden sözler yazması, bu eserin kabul edilmesini sağladı. 12 Mart 1921 tarihinde, TBMM Başkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından marş, resmi olarak kabul edilmiştir. Bu tarih, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki kararlılığını ve ulusal kimliğini tanıyan bir dönüm noktası haline gelmiştir.
İstiklal Marşı, Türk milletinin yaşadığı tüm zorlukları, acıları ve bağımsızlık mücadelesindeki zaferleri simgelemektedir. Marşın ilk kıtası; “Korkma, sönmez bu şafaklar, ezanlar-ölmeden, yurdumun üstünde benim inler, Oٰlsun, masumca yurduma, yok, yok, yok, yok edemem!” sözleriyle başlar. Bu sözler, Türk milletinin cesaretini ve vatanseverliğini yansıtmakta, aynı zamanda kararlılık mesajı vermektedir. Marşın her bir dizesi, milli ruhu ve bağımsızlık sevdasını dile getirirken, Türk milletinin tarih boyunca verdiği mücadeleyi gözler önüne sermektedir. Özellikle genç nesillere aktarılması gereken bu değerler, geçmişin yaşatılması ve gelecek kuşakların bilinçlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
İstiklal Marşı’nın kabulü, yalnızca bir milli marşın benimsenmesi değil, aynı zamanda ulusal birliğin ve beraberliğin de simgesi olmuştur. Bugün, ülkemizde resmi törenler, okullarda yapılan etkinlikler ve çeşitli organizasyonlar vasıtasıyla her yıl anılan bu gün, milli duyguların pekişmesine ve ulus bilincinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır. İstiklal Marşı’nın tüm dünyaya duyurulması ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin örnek teşkil etmesi beklenmektedir.
104 yıl önce kabul edilen İstiklal Marşı, Türk milletinin tarihteki önemli dönüm noktalarından birini temsil ederken, aynı zamanda bağımsızlık arzusunun, vatan sevgisinin ve inancının adeta bir özeti olmuştur. Bu anlamda, İstiklal Marşı, yalnızca bir edebi eser değil, aynı zamanda bir ulusun ruhunu yansıtan bir manifestodur. 104 yıl boyunca, her zaman duygularımızı ve değerlerimizi anlatan bu marş, Türk milleti için daima önemli bir sembol olmaya devam edecektir. Bu yıl, İstiklal Marşı’nın kabulünün 104. yılı vesilesiyle, tüm yurtta etkinlikler düzenlenecek ve binlerce insan marş eşliğinde milli duygularını coşkuyla paylaşacaktır.
Sonuç olarak, İstiklal Marşı’nın kabulü, yalnızca geçtiğimiz on yıllar boyunca Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki inancını ve cesaretini pekiştirmekle kalmamış, aynı zamanda kültürel ve tarihi bir miras olarak da yaşatılmaktadır. Her yıl bu anlamlı günü anmak ve gelecek nesillere aktarmak, Türk milletinin varoluşunun ve bağımsızlığının önemini hatırlatmak açısından kritik bir görev olarak önümüzde durmaktadır.