İstanbul'da 2023 yılının Ekim ayında meydana gelen deprem, kentte birçok insanı endişelendirdi. Şehirdeki depremden sonra, sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde, ABD gemisinin yaptığı kıyı sondajının depreme sebep olduğu yönünde çeşitli iddialar ortaya atıldı. Ancak, uzmanlar ve yetkililer, bu iddiaların gerçek dışı olduğunu vurguladı. Türkiye'nin en büyük metropolü olan İstanbul'da yaşanan bu olay, yer bilimcilerin de dikkatini çekti. Peki, ABD gemisi sondajının depreme herhangi bir etkisi var mı? Bu sorudan yola çıkarak, sürecin detaylarını ve uzmanların görüşlerini inceleyeceğiz.
Öncelikle, deprem ve insan faaliyetleri arasındaki ilişki karmaşık bir konudur. Jeologlar, doğal depremleri tetikleyen faktörlerin çoğunun yer altındaki hareketlilikle ilgili olduğunu belirtiyor. İstanbul, özellikle fay hatları üzerinde bulunan bir yer, bu nedenle zaman zaman depremler yaşanmaktadır. Ancak, sondaj faaliyetleri bu doğal süreçleri değiştirecek veya tetikleyecek kadar derin bir etkiye sahip değildir. Uzmanlar, insan faaliyetlerinin depremlere yol açma olasılığının oldukça düşük olduğunu belirtmektedir.
ABD gemisinin yaptığı sondajın, deniz tabanındaki mineral ve enerji kaynaklarını keşfetmek amacıyla yapıldığı bilinmektedir. Bu tür faaliyetler, yer altı yapılarında bazı değişikliklere neden olabilir; fakat bunların ölçülebilir bir deprem yaratma potansiyeli taşıdığına dair yeterli bilimsel veri mevcut değildir. Türkiye’nin Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanlığı, geminin yaptığı sondaj çalışmasının İstanbul'da yaşanan depremin sebebi olamayacağını ifade etmiştir. Çünkü söz konusu sondaj kasvetli boyutlarda gerçekleşmemekte ve yer altındaki derin yapıları etkileyebilecek bir kapasitede değildir.
Konuyla ilgili açıklama yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, "Depremler, yer kabuğundaki doğal kırılma süreçlerinin bir sonucudur. İnsan kaynaklı aktivitelerin bu süreçlere direkt bir etki sağlaması kanaatimce mümkün değildir. Sondaj çalışmaları, yer altındaki kayaların özelliklerini değiştirmekte ancak bu durum depremleri tetiklememektedir" diye konuştu.
Ayrıca, İstanbul'daki depremin büyüklüğü ve derinliği de uzmanlar tarafından değerlendirildi. Jeologlar, depremin, Kuzey Anadolu Fay Hattı'ndan kaynaklandığını ve bu fay hattının uzun yıllardır aktif olduğunu belirtiyor. Dolayısıyla, ABD sondaj gemisinin varlığı ile depremin arasında doğrudan bir bağlantı kurmanın bilimsel bir dayanağı yoktur. Bu tür iddialar, çoğu zaman halk arasında korku ve belirsizlik yaratmakla kalmayıp, jeolojik gerçeklerin göz ardı edilmesine yol açabilmektedir.
Bunun yanı sıra, kamuoyuna duyuruda bulunan İstanbul Valiliği, söylenen bu iddiaların yanlış olduğunu ve gerçek dışı bilgi yaymanın, afet yönetimi ve halk güvenliği açısından tehlikeli olduğu uyarısında bulundu. Depremlerle ilgili endişelerin, sağlıklı bir bilgi akışı sağlanarak giderilmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Ayrıca, insanların, güvenilir bilgi kaynaklarına yönelmeleri konusunda teşvik edici bir bilinci geliştirmeleri gerektiği belirtildi.
Sosyal medya üzerinden yayılan spekülasyonlara karşı mücadele etmek adına, yer bilimleri alanında uzman olan resmi kuruluşlar ve üniversitelerin doğrulayıcı bilgilerini öne çıkarmak önem taşıyor. Gerçeklerin anlaşılabilmesi için insanlar, sahih kaynaklardan bilgi edinmeli ve içeriklerin güvenilirliğini kontrol etmelidir. Aksi takdirde, sahte bilgilere dayalı endişeli bahaneler, toplum psikolojisini olumsuz etkileyebilir.
Sonuç olarak, İstanbul'daki deprem ile ABD gemisinin sondaj çalışmaları arasında bir ilişki bulunmadığı açıkça belirtilmiştir. Yer altındaki doğal hareketlilik ve insan faaliyetleri arasındaki ilişki dikkatlice incelenmeli; bu süreçlerin doğru anlaşılması ve güvenliğin sağlanması sağlanmalıdır. Toplum olarak yapmamız gereken, bilgiye dayalı hareket ederek, bağımsız ve güvenilir kaynaklardan gelen bilgileri takip etmektir. Doğanın dinamikleri her zaman kendi seyrinde ilerlemekte ve bu da insanlığın dikkate alması gereken durağan bir gerçekliktir.