Avrupa Birliği, dünya genelinde artan jeopolitik gerilimler ve savaş riski nedeniyle savunma sanayisinin en önemli bileşenleri arasında yer alan kritik mineralleri stoklama kararı aldı. COVID-19 pandemisiyle başlayan tedarik zincirindeki kırılmalar ve iç çatışmalar, AB ülkelerini kaynak güvenliğini sağlama konusunda harekete geçmeye zorladı. Bunun yanı sıra, enerji geçişinin hızlanması ve yeşil teknolojiye olan talebin artması, Avrupa'nın stratejik hamleler yapmasını gerektiriyor. İşte tam da bu noktada, kritik minerallerin önemi bir kez daha ön plana çıkıyor.
Kritik mineraller, modern teknolojinin ve sanayinin temel yapı taşlarını oluşturur. Elektronik ürünlerden otomotiv sanayisine, uzay araştırmalarından yenilenebilir enerji sistemlerine kadar birçok alanda kritik minerallere ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin, lityum, kobalt, nikel ve nadir toprak elementleri, elektrikli araçların bataryalarının yanı sıra yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde de önemli rol oynar. Bununla birlikte, bu minerallerin büyük bir kısmı, yalnızca birkaç ülke tarafından üretilmektedir; dolayısıyla tedarik zincirindeki herhangi bir aksama, Avrupa'nın sanayi üzerinde büyük etkilere yol açabilir.
Son yıllarda, özellikle Çin'in nadir toprak minerali üretimindeki hakimiyeti, Avrupa'nın stratejik bağımsızlığını sorgulamasına neden olmuştur. AB, bu bağımlılığı azaltma ve belirli mineralleri kendi stoklarıyla güvence altına alma yönünde adımlar atmaktadır. Şu anda Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli ülkelerle işbirlikleri geliştirilmekte, yerel kaynakların kullanımı teşvik edilmektedir. Ayrıca, geri dönüşüm projeleri ve alternatif malzeme araştırmaları da gündemde olan konular arasında yer alıyor.
Avrupa Birliği'nin kritik minerallerin stoklanmasına yönelik stratejisi, kısa vadeli ve uzun vadeli hedefleri içeriyor. Kısa vadede, savaş koşullarında hızlı müdahale edebilmesi için hayati öneme sahip minerallerin belirli miktarlarının stoklanması hedefleniyor. Uzun vadede ise, yerli kapasitenin artırılması ve stratejik bağımlılığın azaltılması planlanıyor. AB, bu strateji çerçevesinde, belirli minerallerin üretiminde yer alan ülkelerle ikili anlaşmalar yapmayı hedefliyor.
Stoklama çalışmaları kapsamında, belirli minerallerin hangi ülkelerden temin edileceği, hangi koşullar altında üretileceği ve ne kadar süreyle yeterli stok seviyelerinin korunacağı konuları detaylı bir şekilde değerlendirilmektedir. Özellikle, jeopolitik risklerin arttığı günümüzde, Avrupa, bu mineralleri sağlayacak güvenilir ve sürdürülebilir tedarik ilişkileri kurmayı hedefliyor.
AB ülkeleri, gelecekteki olası savaş senaryoları için sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik gücü de elinde bulundurarak, kriz dönemlerinde daha az etkilenen bir yapı oluşturmayı planlıyor. Bununla beraber, çeşitli sektörlerden mühendisler ve bilim insanları, alternatif malzemeler ve geri dönüşüm yöntemleri üzerine araştırmalar yaparak, bağımlılığı azaltma yolunda önemli adımlar atmayı hedefliyorlar.
Sonuç olarak, Avrupa Birliği, savaş riski ve jeopolitik gerilimler karşısında alarm zilleri çalmaya başlamış durumda. Kritik minerallerin stoklanması, bu süreçte en önemli adımlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Avrupa'nın bu strateji çerçevesinde alacağı kararlar, yalnızca enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda ekonomik ve askeri bağımsızlık açısından da büyük bir önem taşıyor. Bu durum, AB'nin gelecekteki uluslararası dengeler üzerindeki etkisini de doğrudan şekillendirecektir. Dolayısıyla, bu sürecin nasıl ilerleyeceği, tüm dünya genelinde dikkatle izlenmektedir.