Hayatın en masum dönemlerinden birini yaşayan beş yaşındaki Meryem, aldığı kilolarla bir zamanlar sağlıklı bir çocuk olarak adından söz ettirmişti. Ancak, içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle Meryem'in kilosu 25 kilodan 10 kiloya kadar düştü. Bu durum, sadece fiziken değil, psikolojik olarak da onun hayatını etkileyen sonuçlar doğurdu. Meryem'in hikayesi, pek çok çocuğun açlık ve yetersiz beslenme ile nasıl mücadele ettiğini gözler önüne seriyor. Bu hazin durum, yalnızca bireysel bir sorun değil; aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak da dikkate alınması gereken bir gerçekliğe işaret ediyor.
Meryem'in ailesi, yoksulluk nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Böyle bir ortamda büyümek, Meryem gibi çocuklar için ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Ebeveynleri, çocuklarının sağlığını korumak adına ne kadar çabalasa da, maddi yetersizlikler onları çaresiz bırakıyor. Meryem, yeterli gıda alımında yaşadığı sıkıntılar dolayısıyla, beslenme yetersizliği sonucu ağır bir zayıflama sürecine girmiş durumda. Meryem’in durumu, ailesinin karşılaştığı birçok zorluğun sadece bir yansıması. Bu küçük kız çocuğu, yeterli gıda bulamama nedeniyle okuldan uzak kalmak zorunda kalıyor. Eğitim hakkından mahrum bırakılan Meryem'in, sağlıklı bir gelecek hayalinin de gasp edilmiş olduğu düşünülüyor. Aileler için, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamak bile artık bir başarı olarak görülmeye başlandı. Türkiye'de açlık ve yetersiz beslenme gibi konular, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekiyor.
Meryem'in hikayesi, toplumun her kesimini derinden etkileyen bir sorun olan açlık ve yetersiz beslenme ile ilgili farkındalık yaratıyor. Çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilmeleri için ailelerin temel gıda ihtiyaçlarının karşılanması öncelikli bir meseledir. Ancak, böyle durumların önlenebilmesi için yalnızca devletin değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve bireylerin de üzerine düşen sorumlulukları bulunuyor. Yerel yardım kuruluşlarının, gıda bankalarının ve sosyal hizmet projelerinin daha çok destek bulması sağlanmalı. Aynı zamanda, toplumun her kesiminden insanların bu tür sorunlara dikkate alması ve çözüm alanında katkıda bulunmaları gerekiyor. Meryem gibi çocukları ve ailelerini desteklemek için, bağış kampanyaları düzenlenebilir, bilinçlendirme çalışmaları artırılarak bu konunun önemi vurgulanabilir. Meryem’in hikayesi, aslında bir çağrıdır. Bu durumla karşılaşan her çocuk, bir toplumun geleceği ve umududur. Onların ihtiyaçlarının karşılanması, sadece bireysel bir sorunun ötesinde; hepimizin ortak sorumluluğudur. Eğer hepimiz el birliği yaparsak, Meryem'in ve onun gibi birçok çocuğun hayatlarını değiştirebiliriz. Unutulmamalıdır ki, her çocuk sağlıklı bir şekilde büyümeyi ve hayaller kurmayı hak ediyor.
Meryem'in durumu, yürek burkan boyutlarıyla karşımızda duruyor. Onun yaşadığı açlık ve yetersizlik, aslında herkesin bir nevi sorunudur. Çocukların sağlığı, geleceğin teminatıdır. Düne, bugüne ve yarına sadece bir nesil yetiştirme sorumluluğumuz yok; aynı zamanda bu neslin en temel ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğuna da sahibiz. Meryem'e destek olmak demek, kendimize, geleceğimize destek olmak demektir.